Eskişehirdeki Ebru Gösterisinde Kareler
Anadolu Güzel Sanatlardaki Tüm Kurslar
Kitle kültürü, öncelikle, toplumlardaki «kültürel çöküşme»nin bir gösterimidir. Bu kültürel çöküşme, bize aynı zamanda, toplumlardaki «Kültür bunalımı»nı gösterir. Kültür bunalımı ve kültürel çöküşmenin temelinde de, burjuva insanlı neriyle üretim biçimi arasındaki çelişki, ya da başka bir deyişle, insanlık idealleriyle toplum düzeninin buna elvermezliği arasındaki derin çelişki yer alır.
Buysa, burjuvanın ideal ve çıkarlarının tüm toplumun ideal ve çıkarlarıyla uyumlu hale getirilememiş olması demektir; çünkü kapitalist üretim biçimi, yabancılaştırma özelliğinden ötürü, üretimi, dolayısıyla kültürü insani kılamamakta, dolayısıyla, insanın çevresini insanileştirmesi demek olan kültürü topluma yerleştirememektedir.
Çünkü insanın çevresini saran dünyanın öylesine düzenlenmesi gerekir ki, insan bu çevrenin içinde gerçekten insani olan şeylerin deneyini edinebilsin; yani, eğer insanı biçimlendiren kendi çevresiyse, çevresinin insanileştirilmesi gerekir. Oysa kapitalist üretim biçimi, insanın çevresini kendisine insani kılamayışıyla, yani, kültürü insani olmaktan çıkarışıyla belirgin özelliğini kazanmaktadır.
Bu durumda çevrenin (toplumun) salt kapitalist tüketim kültürüne göre düzenlenişi demek, kültürün «para kültürü»ne göre, kâr mekanizmasına göre düzenlenmesi, tüketen kitle kültürünün sonunda yaratılması demektir ki, bunun genel maddi manevi nedenlerini daha önce görmüş bulunuyoruz. O zaman; şunu söyleyebiliriz ki, kitle Kültürü’nün başlıca özelliği, kültürün insana, «yabancılaşmasının, yani, «kültürsüzleşme»nin, «kültürün kendi özüne aykırılaşmasının bir anlatımı olarak, «insani olmayışlık»tır; yani, «gayri-insani kültür»dür kitle kültürü.